20 Kasım 2019, saat 13:30–14:30 aralığında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa 9. Uluslararası Meslek Yüksekokulları Sempozyumu kapsamında gerçekleşen “Finansta Dijitalleşmenin ve Pandeminin İşgücüne Etkisi” panelinde, Odeabank Grup Müdürü Onur Duygu moderatörlüğünde, Deniz Yatırım Stratejitsi Onur Gödek ile birlikte İnfina Yazılım A.Ş. Genel Müdürü Yardımcısı Burak Arslanpay ile birlikte konuşmacı olarak yer aldım.
Orkun Bey’in “Pandeminin Ekonomide Bugüne ve Yarına Etkileri”ni değerlendirdiği konuşmasından sonra aynı zamanda Öneriver Robo Danışmanlık Kurucu Ortağı olan Burak Bey de “Finansta Dijitalleşme Nedir?” sorusuna teknolojik dönüşüm, dijital dönüşüm ve robo danışmanlık perspektifinden katkı sağladı.
Son olarak ben de “Finansta Dijitalleşmenin İşgücüne Etkisi”ni değerlendirdim ve kendi eğitim ve kariyer yolculuğundan başlayarak bugüne dair tespitleri ve geleceğe yönelik önerilerini paylaştım.
Bu değerli panelin hazırlanmasında başta İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın değerli hocaları olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ederiz.
Yayının tamamını izlemek için:
Finansta Dijitalleşmenin İşgücüne Etkisi
1979 İstanbul doğumuyum. 1998 yılında Yaşar Yatırım’da hazine operasyonlarında göreve başladım. Sırasıyla Oyak Yatırım, QNB Finans Invest ve tekrar Oyak Yatırım’da görev aldım. Muhasebe, yurtiçi/yurtdışı takas operasyon, yatırım fonları / yatırım ortaklığı operasyonları ve portföy saklama yöneticiliği yaptıktan sonra 2019 yılında İnfina Yazılım A.Ş.’de İş Geliştirme Direktörü olarak çalışmaya başladım. İnfina Yazılım’ın banka, aracı kurum, portföy yönetim şirketi, emeklilik şirketi odağındaki finansal ekosistemi için yeni iş fikirleri üretiyorum. Aynı zamanda İnfina ile Dijital Finans isimli bir podcast üretiyorum. Fintechtime Dergisi ve Paraborsa.net gibi çeşitli platformlarda da yazılar yazıyorum.
- İskender Bey, daha önceki sohbetlerimizden bildiğim üzere 22 yıldır finans sektöründe çalışıyorsunuz. Kendi kariyer yolculuğunuzda dijitalleşmenin etkilerini nasıl tecrübe ettiniz, dilerseniz buradan başlayalım.
Aslında kariyer yolculuğumdan önce bu sempozyumun ruhuna uygun olarak aldığım eğitimden kısaca bahsedeyim. Ben de bir meslek yüksek okulu mezunuyum. İşletme alanında aldığım eğitimin son stajını, 1998 yılında, bir borsa aracı kurumu olan Yaşar Yatırım Menkul Değerler’de yaptım. O dönemde iş süreçlerinin çoğu manuel olarak yürütülüyordu. Çok ilgimi çeken excel programını macro yazacak seviyede öğrenerek, staj sürem içinde bazı iş süreçlerini otomatize etmiştim. O zaman için dijitalleşme adımı sayılacak bu bakış açısı sayesinde staj sürem bitmeden beni işe aldılar.
1998’den 2019 yılına geldiğimizde, artık sermaye piyasalarının değerli bir kurumunda tüm muhasebe, operasyon, yatırım fonları operasyonları özelinde grup yöneticisi olmuştum. Aradan geçen bunca yılda sermaye piyasalarındaki işlerde birçok dijitalleşme adımına şahit oldum. Özellikle Borsa İstanbul, Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu gibi tüm aracılık süreçlerinin merkezinde olan kurumların attığı önemli dijitalleşme adımları, tüm sektörde dinamo etkisi yarattı. Hem yatırım ürünleri çeşitlendi hem de bu ürünlerin daha güvenli ortamlarda yatırımcılara sunulması için teknolojik altyapılar oluşturuldu. Haliyle bu altyapılara uyum sağlayabilen kurumlarda da, bu gelişmenin işgücü tarafında farklı etkileri oldu.
Örneğin, 2000’li yılların başında birçok iş süreci faksla gelen bilgiler dikkate alınarak sistemlerde manuel olarak gerçekleştiriliyordu. Burada veri girişlerini yapan personeller önemli bir görevi yürütüyordu. Fakat daha sonra internet altyapısının yaygınlaşması, sistemlerin birbiri ile servisler ve teknolojik protokoller yoluyla konuşması sayesinde artık bu veriler otomatik olarak sistemlere aktarılmaya başlandı. Haliyle sadece veri girişine odaklı iş sürecini yürüten kişilere bu anlamda ihtiyaç kalmadı. Bu noktada kendini yeni yatırım ürünleri ve yeni iş süreçlerine adapte edemeyen, yeni yetkinlikler kazanmayı reddeden kişiler kariyerlerine farklı sektörlerde devam etmek zorunda kaldı. Bugüne geldiğimizde finans sektöründe elbette hala bazı manuel iş süreçleri var. Günümüzde yeni gelişimlere açık çalışanlar, artık birçok işi aynı anda yönetebiliyor. Özetle; işi yapan kişiden işi kontrol eden kişiye doğru evriliyorlar.
- Bu güzel özet için teşekkürler. Şu anda bir teknoloji şirketinde çalışıyorsunuz. Aslında az önce söylediğiniz dönüşümü kendiniz için de yaptığınızı görüyorum. Bu kararı almanızda ne etkili oldu?
Sermaye piyasalarında çalıştığım süre boyunca şunu gördüm: insanlar günlük ve hatta saatlik sınırları olan operasyonel işlerin içinde boğuluyorlar. Öyle ki, bu işleri daha kolay yapılabilir hale getirmeyi düşünecek vakitleri kalmayabiliyor. Diğer taraftan işleri otomatize edildiğinde de elindeki işi kaybetme korkusu oluşuyor. Tabi burada jenerasyonlar arasında bakış açısı farklılıkları da mevcut. X kuşağından bir çalışanda bu korku daha yüksekken, Y kuşağı daha hızlı adaptasyon sağlıyor. Z kuşağı ise zaten rutin bir işi kabul etmiyor, muhakkak katkı sağlıyor. Tabi Z kuşağı çalışanların genel olarak 9-5 bir işe uzak olduğunu, günümüzde kendi fikrinin patronu olmak için daha yüksek motivasyona sahip olduğunu vurgulamak isterim.
Ben bu konuya kendi açımdan şöyle baktım hep; bu kurumsal yapı içinde elimdeki bu işin daha kolay yolu var, bunu bir dijitalleşme adımı ile çözebilirim. Bu el oyalayan işi otomatize ettiğimde ise bana kalacak zamanda kendime başka yetkinlikler kazandırabilirim. Öyle de yaptım aslında. Yürütümünü yaptığım her işle ilgili bir otomasyon adımı aradım. Bunun için şirketin bilgi işlem birimine ve üst yöneticilerime sürekli öneriler götürdüm. Hatta bu “öneri” yaklaşımını şirket dışına çıkararak az önce saydığım Borsa İstanbul, MKK ve Takasbank seviyesine çıkardım. Bu anlamda sektördeki birçok yeniliğe, benim bakış açıma sahip kişilerle birlikte önemli katkılarım oldu.
Bu süreç devam ederken 2018 yılı benim için dönüm noktası oldu. Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğinin düzenlediği Sermaye Piyasaları Kongresi’nin teması “Gelecek”ti. Orada katıldığım her panelde, özellikle finans sektörünün geleceğinin dijitalleşmeye odaklı olduğunu daha net bir şekilde gördüm. O gün kararımı verdim ve daha sonra 2019 yılında yolumuz İnfina Yazılım A.Ş. ile kesişti.
Bu konuşmamın ana başlığı olan “dijitalleşmenin işgücüne etkisi”nin farklı bir boyutudur bu karar. Şu anda İnfina’da, finans sektörü için yeni iş fikirleri üretiyorum, var olan fikirlere kendi tecrübemi katarak daha etkin hale gelmesi için destek veriyorum. Özetle, 40 yaşıma geldiğimde, kendimi dijital dünyanın dinamiklerine adapte ettim ve kullanıcısı olmak yerine üreteni olmayı seçtim diyebilirim.
- Bugüne ve geleceğe baktığımızda finansta dijitalleşmenin işgücüne etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda yapılmış çok değerli araştırmalar bulunuyor. Bunlardan biri de Dünya Ekonomik Forumu’nun “İşlerin Geleceği 2020 Raporu”. Bu raporun en ilgi çekici yanlarından biri sizin de girişte vurguladığınız üzere pandemi ve teknolojinin birlikte açtığı iş alanları sebebiyle “Double Disruption” etkisidir.
Ülkemizde bunun en etkili karşılıklarından biri ise, yakın zamanda kanun değişikliği ile artık hayatımıza geçecek olan uzaktan müşteri edinimi konusudur. Nedir bu? Siz bir bankada hesap açmak istediğinizde şubeye gitmek zorundaydınız. Bazı kurumlar yine bir dijitalleşme adımı olarak hesap açmak istediğinizde size kurye gönderiyordu ama yine de bir insan etkileşimi, bir operasyonel süreç, bir fiziki sözleşme imzalanması süreci olmak zorundaydı. Bu bir cümlede anlattığım iş aslında, işi yürüten kurumlar açısından birbiri ile ilintili birçok süreçten oluşuyor. Pandemi etkisiyle birlikte alınan bu kararla artık şubeye gitmenize veya kuryenin size gelmesine gerek kalmadan, sadece video görüşme ile hesap açma işlemini tamamlayabileceksiniz. Avrupa’da uzun süredir kullanılan bu uygulama özellikle pandemi etkisiyle ülkemizde birçok iş sürecini etkiledi. Bu finans sektörü açısından devrim niteliğinde bir adımdır. Buna sadece banka olarak bakmamak gerekiyor. Aracı kurumlar ve portföy yönetim şirketleri de bu gelişmeden faydalanabilecekler.
Bu dijitalleşme adımının yaygınlaşması ile birlikte müşteri bilgilerini sistemlere giren, sözleşmelerin imzalarını kontrol eden, bunları arşivleyen çalışanlar ne yapacak öyleyse? Belirli bir güven ve yaygınlaşma seviyesine gelindiğinde bu iş artık kaybolacak. Bunun yerine yeni işler ortaya çıkacak. İşte bu yeni işleri görüp, adapte olanlar yollarına devam edecekler.
İşlerin Geleceği 2020 Raporu’na dönecek olursak pandeminin hızlandırıcı etkisiyle birlikte dijitalleşme adımları arttı. Örneğin şu anda olduğu gibi, hepimiz online olarak bir araya gelerek bir değer üretiyoruz. İşlerimizi artık uzaktan yapabiliyoruz. Otomasyon kavramı, ulaşılması gereken bir ütopyadan çok, aktif olarak hayatımızda yer alan bir kavram oldu.
Diğer taraftan “genel yapay zeka”ya daha çok yolumuz olsa da, günümüzde “dar yapay zeka” birçok iş alanında etkili durumda. Örneğin finanstaki kullanımına baktığımızda, artık yatırım kararlarını alırken, sizi sizden daha iyi tanıyan, riskleri duygulardan arındırılmış bir şekilde değerlendiren ve size uygun yatırım önerileri sunan robo danışmanlar günümüzde aktif olarak kullanılıyor.
Benzer şekilde RPA (Robotic Prosess Automation) süreçleri sayesinde rutin adımlara sahip işler RPA’e devredilebiliyor. Maillerinizi okuyarak, öğrettiğiniz iş adımlarını sırasıyla gerçekleştirerek size raporlayabiliyor.
Bunların yanında büyük veri, siber güvenlik ve metin, ses, görüntü işleme teknolojileri de özellikle finans sektöründeki iş gücü üzerinde önemli bir baskı kuruyor.
- Peki çalışanlar bu yıkıcı güç karşısında ne yapabilirler? Önerileriniz nedir?
Çok doğru bir soru. Aynı raporda 2025 yılı için en önemli yetkinlikler şu şekilde sıralanmış:
- Analitik düşünme ve inovasyon
- Aktif öğrenme
- Problem çözme
- Analiz ve kritik düşünme
- Yaratıcılık
Çok sevdiğim ve hayatımın odağına koyduğum bir söz var: “Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, geleceği yaratmaktır” diyor Peter Drucker. Günümüzde bilgiye ulaşmak neredeyse nefes almak kadar kolay. Elbette okulda alınan eğitimi çok önemli. Buna ek olarak özellikle online eğitimlerle bu yetkinlikleri perçinlemek mümkün. Az önce saydığım yetkinliklerle ilgili olarak hangi yaşta olursanız olun, eğer öğrenme azminiz varsa kendinizi geliştirmeniz mümkündür.
Özellikle “Design Thinking” yani tasarım odaklı düşünme başlığı bu yetkinliklerin hepsine birden katkı sağlayacak bir başlık. İzleyicilerimize bu konudaki çalışmaları incelemelerini önerebilirim.
Yetkinliklere yatırım yaparken, geleceğin yeni iş rollerini de doğru tespit etmek gerekiyor. Raporda sıralanan en önemli yeni iş rollerinin başında veri analistleri ve veri bilimciler geliyor. “Veri”nin “yeni petrol” olarak adlandırıldığı günümüzde açıkçası bu sonuç beni şaşırtmadı. Yapay zeka ve makine öğrenmesi uzmanlığı da diğer bir başlık.
Az önce bahsettiğim RPA uzmanlığı da yine listede yer alan başlıklardan biri. Yeri gelmişken somut bir örnek vermek istiyorum. Şu anda “İnfina ile Dijital Finans” isimli bir podcast serisi yapıyoruz. Bu podcastlerdeki amacımız özellikle finans sektörünün profesyonelleri ile dijitalleşmenin etkisini her açıdan değerlendirmek ve bizi dinleyen gençlere, çalışanlara yeni bakış açıları kazandırmak. Hatta Onur Bey, siz de Dijital Bankacılık konusunda çok değerli bilgiler paylaştığınız bir yayında konuğumuz olmuştunuz. Albarakatürk Katılım Bankası Genel Müdürü Sn. Melikşah Utku’yu ağırladığımızda bu konuyu özellikle sormuştum. İçeride çalışan RPA robotları olduğunu, personelin ilk etapta bu konuya temkinli yaklaştığını ama daha sonra kabul ettiğini iletmişti. Burada da “insanlar yerine değil insanlar için robot” yaklaşımını ön plana çıkardığını vurgulamıştı. Bununla birlikte banka çalışanlarının bir bölümünün RPA eğitimcisi olarak kariyerlerine devam ettiklerini de vurgulamıştı. Elbette ki bu kendilerine yeni yetkinlikler kazandırarak, dijitalleşmeye adapte olmalarından geçiyor. Bu örnek gerçekten günümüzün değişim sürecini anlatan önemli bir bakış açısı sunuyor.
- Son söz olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Öncelikle size ve bu panelin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Başta da söylediğim gibi bir meslek yüksek okulu mezunu biri olarak burada bulunmak benim için gerçekten çok değerliydi.
Daha önce Toplum 5.0 başlığında katıldığım bir radyo programında şunları söylemiştim: Dünyanın dönüş hızı aynı kalsa da dönüşüm hızı akıl almaz bir şekilde artıyor. An’da kalmak için sürekli geleceği düşlemek gerekiyor. Yorucu olduğu kadar keyifli de bir eylem bu. Bu noktada değişimden korkmadan, geleceği hayal etmeli ve teknolojiyi de bir düşman değil bir dost olarak görmeliyiz. Dijitalleşme yolculuğunda bilgi toplum olmanın en önemli adımı bu yaklaşımı içselleştirmekten geçiyor.
Bizi şu anda dinleyen, ister çalışan olsun, ister öğrenci olsun, tüm bireylerin, bunu içselleştirip, geleceğe, teknolojiye sürekli olarak yatırım yapması gerektiğini düşünüyorum.
Kendi geleceğimizi yaratmak bizim elimizde. Bu da yine kendimize yapacağımız yatırımlarla mümkün olacaktır. Bu yatırımlar aynı zamanda özgüveni getirecek ve değer yaratma konusunda bizleri daha iştahlı kılacaktır.
Teşekkür ediyorum.
İskender Ada
İlk Yorumu Siz Yapın